Kadim Bilgi ile yolum nasıl kesişti?
İslâm inancına sahip bir ailede doğup, büyüdüm. Hâcı olan dedem ve babaannem sayesinde İslâm diniyle ilgili bilgilerim yeşerdi. Dedemin kütüphanesinde çok kıymetli dini ve tasavvufi kitaplar vardı. Gelişme çağımda zaman zaman onun evine gider, aralarından bir kitap seçer incelerdim. Çok ilgimi çeken yerleri de okurdum. Annem babam da İslâm inancına sahip, dini vecibelerini ellerinden geldiğince yerine getiren kişilerdi. Evimizde dini yaşama biçimizle ilgili hiçbir baskı yoktu. Giyim kuşamımıza, hayatı yaşama biçimimize karşı bir dini baskı görmedik hiç. Sadece inançlı ve herkesin kendince yapabildiği ibâdetlere şahit olurken bir yandan da bugün adına seküler/modern yaşam denen yaşamı sürdürüyorduk böyle bir vurgu veya ayrımcılık yapılmadan. Farklılıkların zenginliği içinde birlik ve bütünlük içinde yaşıyorduk. Ama doğduğumdan beri içimdeki Allah inancı ve muhabbeti çok kuvvetliydi, kimse bana söylemediği halde en sıkıntılı olduğum zamanlarda tek sığındığım, yardım istediğim, konuşup dertleştiğim varlıktı içimdeki benim adına “Allah” dediğim yaratıcı güç. Hiç şaşmazdı, ne zaman O’ndan yardım istesem, oluş âleminde mutlaka beni sıkıntımdan kurtaracak bir vesile oluşurdu hamdolsun ve ben sıkıntımdan kurtulmaktan çok bu yakınlığın, samimiyetin gücüne hayretle ve hayranlıkla şahitlik ederdim her seferinde. Midemin üst kısmında bir doluluk aynı zamanda kelebek uçuşmaları (tıpkı aşık olduğumuz ân gibi), gönlümde bir taşma yaşardım sonra bu taşma gözümden hafifçe sızan yaşa dönüşürdü. Gel gelelim aradan yıllar geçti, büyüdüm, evlendim, çoluk çocuğa karıştım, bir hengâmedir hayat giderken sizlerle bu kategoride hikâyelerini paylaşacağım çok kıymetli bir hanımefendiyle tanıştım. Pek çok yönden ortak fikirler, inançlar, duygular taşıyorduk kendisiyle. Meğerse kendisi o güne kadar hiç duymadığım, bilmediğim bir uğraş içindeymiş… Bir İnsân-ı Kâmil rehberliğinde “Seyr-i sulûk” (kendi kabımca anladığım: “talip olanların kendilerinin nefslerinin potansiyellerini seyrederek tanımak, kendi içinde bir tekâmül yolculuğu)… Aslında bu yolculukta olanlar kendilerini sırlarlarmış ama ben kendisini tanıyınca onda çok farklı, o güne kadar hiç karşılaşmadığım birbirinden güzel hâl, tavır, tutumlara şahit olunca ısrarla bunu nasıl becerebildiğini sıkça biraz da yıldırırcasına soruyordum. Dostluğumuz bayağı ilerledikten ve karşılıklı olarak birbirimize yeterince güvendikten sonra kendi hikâyesini benimle paylaşmaya başladı. Bu hikâyelerde o kadar güzel bilgiler vardı ki kendisine şöyle bir soru sordum: “Tahminimce herkes bu yolculuğu yapamaz -çünkü yolculuğun kurallarını da paylaşıyordu benimle- ama birçok insâna yol gösterecek çok güzel mihenk taşları var senin bu tecrübelerinde, eğer sakıncası yoksa bunları bir kitapta toplayıp senin kimliğini açıklamadan hikâyeler şeklinde toplumumuzdaki diğer insânlarla paylaşabilir miyim?” Gözleri uzaklara dalıp bir müddet düşündü hemen cevaplamadı. Zaten bir şey sorduğumda genelde hep böyle yapardı, hemen cevap vermezdi, bazen de kafasını kalbine doğru eğerek, hatta gözlerini de yumarak beklerdi, düşünür bekler öyle cevap verirdi. Alışmıştım bu hâllerine, hiç “acaba uyuya mı kaldı?” diye düşünmezdim. Sonra aniden dedi ki: “Bu talebini bir rehberime danışayım, ondan sonra sana cevabımı bildiririm.” Aradan bir hafta kadar geçti ve beni arayarak cevabını iletmek üzere buluşma ayarladık. Cevabı şöyleydi: “Haklısın bende bulunan bu bilgilerin zekâtı olarak, kimliğimi saklayarak ve ancak ben vefat ettikten sonra bu hikâyelerimi istediğin şekilde tüm insânlarla paylaşabilirsin.” Çok duygulanmıştım, içim pır pırdı, tıpkı çocukken bir de eşime âşık olduğumda yaşadığım duygular seli oluştu yine… bedenimde de aynı fiziksel tepkiler…
Bu kategoride hikâyelerimde Dervişcik diye bahsedeceğim bu çok kıymetli dostum 17 Temmuz 2017 tarihinde vefât etti. Allah Ganî Ganî rahmet eylesin inşaallah. Ama hikâyeleriyle bizimle ve tüm okuyanların gönüllerinde bir meşâle gibi yaşıyor olacak inşaallah elden ele, nesilden nesile dolaşan masal, mesel, hikâye olarak…
Bu çok kıymetli dostum benim tasavvuf, metafizik, İslâm felsefesi konularında araştırmalar ve uzun ve derin okumalar yapmama vesile oldu, çocukluğumda ucundan okuduğum konular. Hayatıma kattığı en büyük değer de çok kıymetli Prof. Dr. Ahmed Yüksel Özemre beyefendiyle tanışmama vesile oldu. Kendisini hayattayken yüz yüze tanıyabildiğim gibi tüm kitaplarını okudum, web sitesini hâlâ her fırsatta tekrar tekrar okumaktayım. Pek çok yazımda, konuşmamda, sunumumda kendisinin makalelerinden, kitaplarında, videolarından kaynak alıyorum.
Evet bu kategoride sizlerle paylaşacaklarım bu kaynaklardan öğrendiklerimle ilgili olacaktır. Sizi Kıymetli dostum Prof. Dr. Ahmed Yüksel Özmere beyefendinin web sitesine yönlendireceğim bazı paylaşımlarımda kaynak olarak. Buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Güzel bereketli birlikteliklerimize inşaallah bu güzel insânların ışığıyla…
Cevap ver